Köklerine Dönmeyi Arzu Edenlere… ‘Sağlıklı Olanı Tüketiyorum’ Sanıp Tehlikeye Düşüyorsunuz!

Başlığa taşıdığım bu slogan ile sağlıklı gıda tükettiğini zannedip çok daha yüksek paralara bunları satın alırken, bu gıdalardan bazılarının ve özellikle çiğ sokak sütünün ne denli tehlikeli olduğunu anlatmak isterim.
Şimdi “ama kaynatıyorum “ dediğinizi duyar gibiyim..
Ama kaynatmak dahi yetmediği için “pastörizasyon” denilen şahane buluştan yararlanıyoruz..
Bir hatırlayalım bakalım; pastörizasyon niye bulunmuştu ?
Pastörizasyon, milyonlarca insan, çiğ sütten bulaşan tüberküloz, kızıl ve tifo gibi hastalıklardan öldüğü için 19. yüzyıl sonlarında bulunup 20. yüzyılın başlarında “süt “ için kullanılarak bu ölümleri engellemişti.
Pastörize olmayan süt ve bu sütten yapılmış krema, dondurma ve taze peynirden bulaşan “brusella” ya da “akdeniz ateşi” ülkemizde özellikle arka bahçe hayvancılığının yaygın olduğu bölgelerde sık görülen bir hastalık.
Ayrıca veteriner ve çiftçilerde bir meslek hastalığı.
Hastalık etkeni ile karşılaştıktan kısa dönem sonra en sık karşılaşılan bulgular, hastaların gece giysilerini değiştirmek zorunda kaldıklarını belirttikleri yoğun bir gece terlemesi, haftalarca süren ateş ve bel, sırt ve eklem ağrılarıdır.
Ancak brusellozis tedavi edilmez ya da eksik tedavi edilirse 1 yıldan uzun süreren “kronik; müzmin” forma dönüşebiliyor.
Bu durumda, depresyon,uyku bozuklukları,anksiyete, baş ağrısı gibi yaşam kalitesini bozan bitkinleştiren bulgularla seyrediyor üstelik teşhis de kolay olmuyor.
Bakterinin bazı organlara yerleşmesi sonucu ise bel , kalça kemiği iltihapları , kalp kapağı , testislerde tutuluma yol açabiliyor.
Kalp kapağı ya da merkezi sinir sistemi tutulumları ise ölümcül olabiliyor..
Haftalarca bazen aylarca süren sıkıntılı yan etkileri olabilen tedaviye hasta uyumu oldukça güç olmaktadır.
Hastalığın tedavisi güç, zahmetli ve bazen tedaviye rağmen tam iyileşememekte, defalarca ve uzun süreli tedaviler gerekmektedir.
Etinden sütünden yararlandığımız koyun, keçi, sığır ve domuzdan , bu hayvanlardan elde edilen sütten ve bu sütten yapılan ürünlen bulaşabilmektedir.
Hayvan aşılaması önemlidir.
Çiğ süt ve süt ürünleri tüketilmemesi, tüm süt ürünlerinin pastörize sütten yapılması, kaynağından emin olunmayan taze beyaz peynirlerin 3 aydan sonra tüketilmesi , bakterinin en çok bulunabileceği karaciğer ve dalağın iyice pişirilerek tüketimi önemlidir.
Bakterinin beyaz peynirde canlı kalma süresi %7 tuz oranında iki ay %17 tuz oranında ise bir aydır.
Fermantasyonun gerçekleştiği sert peynir, yoğurt ve ekşitilmiş süt daha az tehlikelidir.
Laboratuvar çalışmalarında bakterinin 60 derecede 10 dakikada öldüğü gösterilmiştir.
Ancak gerçek yaşam verileri ile bakterinin doğal koşullarda daha dayanıklı olduğu düşünülmektedir.
Emniyetli olan yalnızca pastörize süt ve özellikle yağ, peynir, dondurma gibi pastörize sütten yapılmış ürünlerin tüketilmesidir.
Pastörizasyon ile kaynatmak arasındaki en önemli fark, pastörizasyonun,belirlenen sürede ulaştığı ısıda, brusella ya da çiğ sütten bulaşabilecek ve romatizmal bulgular, kalp kapağı yerleşimleri, akciğer dışı tüberküloz, Gullian Barre Sendromu gibi felç dahi yapabilen pek çok başka önemli mikroorganizmaları ,sütün her zerresinde elimine edebilecek tek yöntem olmasıdır.
Bizi hastalandıran mikroorganizmaların %60’ı “zoonoz” dur yani hayvandan insana bulaşmaktadır.
Et ve süt gibi hayvansal besinlerin emniyetli olabilmesi için sütün kaynatılması ya da etin yeterince pişirilmesi son aşama olup bulaşmış bir besini güvenli kılmak için yeterli değildir.
Hayvan aşılamaları, çiftliklerde çapraz bulaşmanın önlenmesi, ürünün tüketiciye emniyetli yöntemlerle ve paketlerle ulşatırılması önemlidir.
Köklerimiz yani atalarımızın yaşam süreleri ortalama 40-50 yıldı.
Ve en önemli ölüm nedenleri bulaşıcı hastalıklardı.
Ömürlerimiz uzatmak için çok yol katettik.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir