Aynı zamanda ödeme gücümüzü de ifade eden kredi kartı ile harcama limiti, nakdi ödeme gücümüzün dört katına kadar çıkabilir. Çünkü 5464 sayılı Banka Kartları ve Kredi Kartları Kanunu md 9 açıkça, bir gerçek kişinin sahip olduğu tüm kredi kartları için tanınacak toplam kredi kartları limitinin ilk yıl için aylık ortalama net gelirinin iki katını, ikinci yıl için ise dört katını aşamayacağını hükme bağlamaktadır. Düz bir mantıkla düşündüğümüzde, kişinin bir aylık nakdi gelirini de hesaba katarsak, kredi kartı olan bireylerin beşte biri nakit beşte dördü kredi kartı ile olmak üzere bir ayda aylık net gelirlerinin beş katına kadar harcama yapabileceklerini teorik olarak kabul edebiliriz.
Kural olarak kredi kartı ile yapılan harcamaların tamamı, son ödeme günü bir defada ödenir. Ancak, bütün dünyada para gibi bir ödeme aracı olan çeki vadeli hale getiren pratik ticari Türk zekası, kredi kartını taksitlendirme gibi bir uygulamayı yerleştirdi. Benim bildiğim, dünyada bizden başka çeki vadeli, kredi kartını taksitli kullanan ekonomi yok. Şunu unutmamalıyız, olumsuz eleştirilecek yanları olsa da her iki uygulamanın ihtiyaçtan doğduğu ve yoğun bir şekilde kabul görmesinden de anlaşılacağı gibi ekonomik sistemimizin bir enstrümanı haline geldikleridir.
Ekonomiye yön veriyor
İkisine de müdahale ile ekonominin yönlendirilmesi olasıdır. Çek ile ticari hayat ve yatırımlar, kredi kartı ile de tüketim… Çünkü çek tüketim harcamalarında, kredi kartı da yatırım harcamalarında kullanılmaz. Ama ticaret şirketleri de ticari kredi kartı kullanıyor, der gibi olduğunuzu tahmin ettiğimden, hemen belirteyim ki, ticaret şirketleri dahi kahir ekseriyetle kredi kartını en fazla sarf malzemesi satın almada kullanırlar.
Kredi kartının ulusal ekonomiye en büyük katkısı, harcama ve ödemelerin siteme dahil olması, Hazine’nin vergi kaybının önünde geçilmesidir.
Fakat, bana göre olumsuz bir yanı da vardır, o da iç pazardan değil, internet üzerinden dünyanın her yerinde harcama yapılabilmesi olanağı sağladığından, birçok tüketici mağduriyetine de neden olunmaktadır. Her ne kadar, örneğin Venezuella’ya hiç gitmeden oradaki bir mağazadan kredi kartı ile alışveriş yapmak güzel olsa da, mesafeli satış dediğimiz bu tür alışverişlerde iade ve değişim sorunun birçok tüketiciyi mağdur ettiği de bilinden bir gerçek.
Tüketici korunuyor
Kredi kartına taksit yapılmasıyla ilgili düzenleme yapma yetkisi BDDK’ya ait. Ancak para politikaları gereği kredi kartı taksitleriyle ilgili görüşleri daha çok Merkez Bankası kaynaklı duyuyoruz. Bunu yetki karmaşası var zannıyla kimsenin yadırgamaması gerekir. Çünkü hem Merkez Bankası hem de BDDK, Orta Vadeli Program’ı gerçekleştirmekle görevli kamu kuruluşlarıdır, amaç ve hedefleri ortak olduğundan koordineli çalışmaları zorunludur.
Kredi kartına taksit yapılması, kart sahibi bakımından borcunu ödemeyi kolaylaştırır fakat tabi olduğu yasal hükümleri değiştirmez. Taksit sayısının kaç olduğunun da bu anlamda bir önemi yoktur.
Ancak vadesinde ödenmemiş kredi kartı borcunun banka tarafından üç aydan daha uzun süre ertelenmesi halinde, kredi kartı borçlusuna sağlanan hukuki korunma değişmektedir.
Buna sebep de 6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun’dur. Bu Kanun’un 22’nci maddesi, belirli koşullar altında kredi kartı sözleşmelerini kanun kapsamına almakta ve tüketicinin korunmasına dair hükümlerden yararlanılmasını öngörmektedir.
Çünkü, faiz veya benzeri bir menfaat karşılığı olarak ödemenin üç aydan daha uzun süre ertelenmesi veya benzer şekilde taksitle ödeme imkanı sağlanması durumunda, artık öncelikli olarak Banka Kartları ve Kredi Kartları Kanunu uygulanmaz. Daha sonra ödenmeyen yeni taksitlerin talebinde, kredi kartı borçlusunun birbirini izleyen en az iki taksidi ödemede temerrüde düşmesi ve tüketiciye en az 30 gün süre verilmesi gerektiği yönünde muacceliyet şartı aranır. Görüldüğü gibi, kredi kartı borçlusu tüketici olarak bankaya karşı daha sıkı bir hukuki koruma altına alınmıştır artık. Bunu sağlayan da bankanın kendisidir.